BENİGN MEME HASTALIKLARI
Meme her ay adet dönemi ile değişim gösteren ve aynı zamanda biyolojik yaşla da yapısı değişen bir organdır. Bu değişikler de hastalıklarla karışabilmektedir. Her ne kadar meme hastalığı denildiğinde insanları aklına ilk olarak meme kanseri gelse de meme hastalıklarını büyük bir bölümü benign hastalıklardır. Memenin benign hastalıkları alt gruplara ayrılarak incelenilmektedir.
Fibrokistik Değişiklikler
Kistler (makrokistler/basit kistler)
Fibroadenom
Mastit ve Meme apseleri
Granülamatöz mastit
Meme başı değişiklikleri
Yağ nekrozu
İntraduktal papillom
Sklerozan adenozis
FİBROKİSTİK DEĞİŞİKLİKLER
Fibrokistik değişiklikler aslına bakılırsa hastalık değildirler. “Fibrokistik değişiklik”, “Kistik mastopati”, “Kronik kistik hastalık” radyolojik olarak ve patolojik olarak memedeki bir grup benign değişikliği ifade etmek için kullanılan eş anlamlı terimlerdir. Hastaların şüphelerinin giderilmesi genellikle yeterli tedaviyi sağlamaktadır.
KİSTLER
İçi sıvı dolu keselere kist adı verilir. Memedeki kistler sıklıkla menapozdan önce ve/veya hormon tedavisi alan kadınlarda görülürler. Memedeki kistler menapoz sonrası dönemde kaybolma eğilimindedirler. Memedeki kistler önemlidir çünkü:
1. Hastalarda korkuya sebep olurlar.
2. Nadir olarak meme kanseri kistler olarak belirti verirler ve bu durum tanıda karışıklık oluşturabilir
3. Genellikle çift taraflı ve tekrarlama eğilimindedirler, bu yüzden doktor muayenesi gereklidir.
Kist içeriği şeffaf, siyah arası bir renkte olabilir ve sıklıkla kanlı değildir. Kistler büyüdüğü zaman basit bir işlemle içeriği boşaltılabilir. Kist içeriği genellikle 2-10 ml’ dir. Ancak çok daha fazla miktarlarda da (50 ml gibi) olabilir ve içeriğin miktarının fazla olması kistin kanser yönünde olduğu anlamına gelmez.
Kist içeriği kansız ve rutin olarak beklenen kıvamda olduğu ve işlem sonrasında geride bakiye kitle kalmadığında, ileri işlem ve patolojik değerlendirme gerekmez ve kistin tedavisi de yapılmış olur. Ancak kistlerin aynı memede veya karşı memede tekrarlayabileceği unutulmamalıdır. Kist içeriği kanlı ise değerlendirilmek üzere patoloji laboratuarına gönderilir. Bu hastalarda kanseri ekarte etmek amacıyla biyopsi de uygulanılabilir.
FİBROADENOM
Sıklıkla 15-25 yaş arası bayanlarda görülmelerine rağmen tüm yaşlarda görülebilirler. Fibroadenomlar hiçbir yaşta meme kanseri riskini arttırmazlar. Ancak çok ender olsa da meme kanserleri fibroadenomlara benzer görüntü verebilirler. Bu yüzden hastaların bir hekim tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Fibroadenomlar sıklıkla ultrasonografik değerlendirmede tespit edilen, ortalama 1-3 cm büyüklüğünde, düzgün sınırlı kitlelerdir. Ultrasonografik değerlendirme fibroadenomların değerlendirmesinde en güvenilir yöntemdir. Bu fibroadenomların mamografide görülmeyeceği anlamına gelmez. Fibroadenom sıklıkla genç bayanlarda görüldüğü ve genç bayanlarda memenin yoğunluğu mamografik değerlendirmenin kalitesini düşürmesi fibroadenomların mamografide görülmemesine sebep olabilir.
Fibroadenomlar tedavi edilmeli midir?
Bu birden fazla faktöre bağlıdır. Fibroadenomun boyu, yerleşim yeri, ağrılı olup olmaması, hastanın bu lezyona verdiği tepki, takipte fibroadenomun büyüme hızı, meme büyüklüğü tedavi seçeneklerini belirleyecektir. Büyük fibroadenomların meme kanserine öncü olma riski olan “Filloides Tümör” le karışabileceği unutulmamalıdır. Bunun dışında hızlı büyüyen fibroadenomlar da kozmetik ve/veya tedbir amaçlı çıkarılmalıdır. Çıkarılmayan fibroadenomların da belirli periyotlarla takip edilmesi gereklidir.
MASTİT ve MEME APSELERİ
Meme apseleri ve mastit sıklıkla emziren kadınlarda görülür. Emziren kadınlarda emme travmasına bağlı olarak tahriş olan areoladan içeri giren bakteriler memede enfeksiyona (Mastit) sonrasında da apseye sebep olurlar. Mastit ve apse meme cildinde kızarıklık, şişlik, ağrı ve ateş ile kendini belli eden bir tablodur. Mastit antibiyotiklerle tedavi edilebilen bir durumken apse gelişimi cerrahi tedavi gerektiren bir durumdur. Meme apseleri genel anestezi altında boşaltılmalıdır(Drenaj). Apse drene edildikten sonra yaranın dikilmemesi ve aralıklarla pansuman gereklidir. Bu apsenin oluşturduğu boşlukta birikecek sıvıların dışarı boşalabilmesi ve apsenin tekrarlamaması için gereklidir. Apse drenajı sonrasında da antibiyotik tedavisi gereklidir.
Emzirmeyen kadınlarda da meme apseleri görülebilir bu sıklıkla “periduktal mastit” (Bkz meme başı değişiklikleri) olarak adlandırılan özel bir durumla ilgilidir.
GRANÜLAMATÖZ MASTİT
Ender görülen bir hastalık olan granülamatöz mastit sıklıkla bir apse sonrası ortaya çıkar. Buradaki apse sebebi bakteriler değildir. Genellikle emzirmeyle ilişkili değildir. Granülamatöz mastit tanısı biyopsi ile konulduktan sonra steroid tedavisi başlanılır ve tedaviye yanıt takip edilir. Tedavi yanıtı yetersiz olan hastalarda cerrahi tedavi uygulanır.
MEME BAŞI DEĞİŞİKLİKLERİ
Meme başı değişiklikleri sıklıkla memede oluşan yeni bir hadiseyi gösterirler. Meme başında olabilecek ana 2 problem meme başı akıntısı ve meme başının içeri çökmesidir. Meme başının içe çökük olması doğumsal ya da edinsel olabilir. Hayatın bir döneminde yeni oluşan (edinsel) meme başı çöküntüleri sıklıkla akla meme içerisinde yeni bir hadiseye getirir.
PERİDUKTAL MASTİT/DUKTAL EKTAZİ
Meme başına boşalan ana duktuslar/kanalların genişlemesi (ektazi) ve salgılarla dolması bir süre sonra burada bakterilerin de yerleşmesine sebep olur. Buradaki bakteriler bir süre sonra iltihabi olaylara yol açarlar (Periduktal mastit).
İltihabi olaylar tedavi edilmezlerse apseye yol açarlar. Bu olayın kronikleşmesi de meme başında içe çekilmeye ve meme kanallarının meme başına normalde olmayan yollardan açılmasına (Fistül) yol olabilir. Periduktal mastitli hastalar sıklıkla kanlı meme başı akıntısından ve meme başında içeri çökmeden yakınırlar. Mamografide genişlemiş kanallar görülebilir ve bu mikrokalsifikasyonlara yol açabilir. Periduktal mastit ve duktal ektazi tanısında meme başı akıntısının patolojik değerlendirilmesi yapılsa da bu yol sıklıkla yeterli yanıt vermez ve cerrahi tedavi uygulanır. Periduktal mastitin cerrahi tedavisinde yapılan genişlemiş olan kanalın çıkarılmasıdır. Cerrahi sırasında meme başı da eski pozisyonuna getirilebilir.
GEBELİK: Gebelik ve emzirme sürecinde görülen kanlı meme başı akıntısı sıklıkla önemli bir rahatsızlığı ifade etmez ve emzirme travmasına bağlıdır.
YAĞ NEKROZU
Yağ nekrozu sıklıkla ağrısız, yuvarlak görünümlü lezyonlardır. Sıklıkla iri memeli ve kilolu bayanlarda travmaya yanıt olarak gelişir. Yağ nekrozları kanserle ilişkili lezyonlar olmasa da lezyonları doktor tarafından değerlendirilmesi ve karakterinin tanımlanması önemlidir.
İNTRADUKTAL PAPİLLOM
Papillomlar büyük kanalların iyi huylu tümörleridir. İntraduktal papillomlar meme başını yakın yerleşimli iseler kanlı akıntıya sebep olabilirler. İntraduktal papillomların mutlaka çıkarılmaları gerekmez. İntraduktal cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra patolojik inceleme ile kesin tanıları konulmuş olur
SKLEROZAN ADENOZİS
Sklerozan adenozis meme lobullerinin aşırı büyümesi ile olan benign bir meme hastalığıdır. Sıklıkla meme ağrısına sebep olur. Adenozis alanı memede kitlelerle karışabilir ve mamografide kalsifikasyon şeklinde görülebilir. Şüpheli durumlarda cerrahi ile çıkarılabilir veya biyopsi alınabilir.